Hani böyle gidelim de bir restorana oturalım orada bir porsiyon köfte, tavuk şiş, döner ya da ne bileyim balık yiyelim...çatallı bıçaklı mm.. leziz. Yok öyle bi şey... O köfte, ekmek arasına konmalı... Hatta o ekmeğin arasına bir sürü başka bir şeyler daha konmalı ki güzel bir kombinasyonla birlikte yenmeli o köfte. Ya da balık... Önüme uzanmış balığı çatalla bıçakla soyup kılçığını ayırıp ve en nihayetinde o minicik etini ağzıma atarak bir balık ekmek tadı almam mümkün mü ya ? Hani herkes sevgilisiyle falan güzel restoranlara gider @bilmemne yazar ya o fotoğrafın altına da... kendimi hayal ediyorum...muhtemelen ağzımdaki koca ekmek parçası ve elimdeki ekmek arasıyla bir sedirin üzerinde poz verirdim. Böyle salaş mekanlarda sürekli ... Çünkü boğaza nazır olan o güzel, temiz restoranlarda güzelce servis açılmış masanın kenarında herkes önünde tabakları ve ben elimde ekmeğimle poz vermiş hayal edemiyorum kendimi.
Ucuz zevkler de diyebilirsiniz, ne derseniz deyin aslında. Ama yemek konusunda bir "zevk" sahibi olduğumu düşünmüyorum.
Sodamedya stajımı bilen bilir. Arada gidiyorum oraya yine. Bu ara ise sık sık gitmeye başladım. Tabi her gittiğimde bir yemek yeme mevzusu oluyor. Öğlen herkes bi şeyler yiyor... Ben de N. ablamla gidiyorum yemeğe. Onun yanında pek çekinmiyorum. Yani o tabaktaki tavuk şişini çatalıyla yudumlarken ben dürüm içindeki kebabımı ısırmakta bir beis görmüyorum. Genelde fast-food yiyoruz tabii. O da genelde kebap oluyor.
Fakat bu kadar katı yiyeceklere abanmayayım diye, çorba içmeye karar verdim. Yalnız şöyle bi şey var, ben o çorbayı alırken yanında mutlaka pilav görüyorum ve o an deli gibi canım pilav çekiyor. Evet, canım pilav çekiyor. Sonra diyorum ki amcaya "yaa bana biraz da pilav koyar mısın?" ve evet, N. ablam tavuk şişini çatalıyla yudumlarken ben yanında çorba- pilav yiyorum.
Ne var bunda demeyin ? Sonra ofise dönüyoruz. Ve o soru geliyo :"Ne yediniz?"
N. abla : Ben tavuk şiş yine her zamanki gibi.
Ben: Ben de işte çoorbaa içtiiiim... bi de pila..-ses incelir..-
Aslında bu durumu garipsemiyodum ama ne var ki bu yediklerim için ofisten iki kere aferin alınca oturdum düşündüm.
Aferinlerimin biri şu şekildeydi:
-Aferin seline ! En azından ev yemekleri yemiş. (selin, aldığı aferini duyunca, sırıtır)
diğeri de şöyle.
-Aferin bak Seline. En azından çorba içmiş. Sıvı bir şey girmiş ağzına. (selin, aldığı aferini duyunca sır.. bi dakka ya )
Farklı insanlardan gelince aferinler, bu çorba-pilav olayını biraz daha ciddiye almaya başladım.
E ama benim kebap yediğim zamanlar falan da oldu. hem de çatal kaşıkla... o zaman niye sormuyosunuz di mi ama... Hayır her gün de füme somon, noodle, şaraba yatırılmış üzümlü ördek falan da yenmez ki... Pırasa da yenir ıspanak da çorba- pilav da.
Kimsenin bi şey dediği yok tabi, kendi kendime kaç gün üst üste çorba pilav yediğimi düşündüğümde, komik geldim kendime. Sonra gelip eve peline anlatma gibi bi gaflette bulundum tabi, o kadar.
....
Bundan başkaa,, Ekşi Sözlük 12. yaşında zirvesine gittim. Senelerdir bu zirveleri merak edip hiç gitmezdim. çok şeyler okudum... çok bekleyenler, telef olanlar vs.. benim içinse hiçbir problem yaşamadan döndüğüm bi zirve oldu. hatta eğlendim bile... langırt oynadık efendime söyliim, boks vurdum (ben 600 vurdum) sonracııma T. ile dans bile ettik. bir ps3 sahibi olmayabiliriz ama bedavalarını kaçırmıyoruz. şimdi karşılarınızda sing star dans videomuzun kısa bir bölümü.. :
Bunu yazarken kabataşın orada bi tane köfte ekmekçi var, o geldi aklıma. Bi gün oraya gidip fotoğraf çektirelim hep beraber.