23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kısa Hikaye.

İçimdeki heyecanı kendime bile fark ettirmemeye çalışıyordum.

“Yahu saçmalama, her zamanki gibi bir buluşma işte. Anlatacaksın, onlar anlatacak, dinleyeceksin, güleceksin. Aynı ya, her şey aynı.”

En erken ben varmıştım. Çok bekletmeden onlar da geldiler. Öpüştük.

“Ee, nasıl gidiyor” minvalinde ilerleyen laflar ettik birbirimize ama öylesine.

“Hadi bana sorun, bana. Ben anlatayım”

-“Yağmur mu yağacak?”
_”Üstümüzde şemsiye de yok.”

“Ne yağmuru ya, ne yağmuru şimdi. Ben şu içimdekini bir anlatayım sonra yağsın istediği kadar.Hadi bana sorun, sorun bana.

Siparişlerimizi verdik.

“Of yemekten sonraya mı kaldı acaba? Eğer kimse sormazsa, yemek esnasında anlatırım. Ağzım dolu da olsa konuşurum, onlar alışık.”

-“Ee, Selin sahi anlatsana neydi o bahsettiğin şey?"

“oleeeey oleeey oleeey oleeeey.... Sonunda ya, sonunda. Dilim damağım kuru falan ama olsun. Başlıyorum.”

İçimde zafer taklaları atılırken anlatmaya başladım, aynı heyecanla.
Hızlı hızlı anlatmak istedim, sıkmamak için hem, hem de çabuk bitsin istedim, kurtulayım.

“Aa.Hiç tepki vermiyolar ya acaba bi yeri mi atladım?”

Neşelenmiştim tepkisizliklerini görünce.
Sustum sonra. Bu sefer onlar konuştu.

“Ee, Selin. Sen de buna mı üzüldün? Velev ki seni kötü bildi... ee? Çok mu önemli” dedi biri.

"Hayatına bu zamana kadar ne katmış ki hayatından çıkması senin için kötü olsun" dedi diğeri.

“Şahsen ben sadece güldüm” diye hafifletti öteki.

Bir diğeri “Ne olacak yani, önemli mi ?” diyerek bir şeyler anlattı. O zaten hep bir şeyler anlatırdı, biz dinlerdik.

Suskundu bir tanesi de. Her zamanki gibi. Suçlamadı, suçlamazdı; ama hak da vermezdi.

“Kimseyi ilgilendirmez, bu senin hayatın”
“Tabii ya.”
“ Mutluluk senin mutluluğun.”
“Evet ya, benim mutluluğum.”
“İstediğin şeyleri yapacaksın tabii ki hayatında, başkalarının istediğini değil.”
“Hiç. Benim hayatım bu ya, benim.”

Yaptığım her şeyi onaylayacaklardı sanki, onayladılar da.
Birden kollarımdan tutup hayatımın merkezine beni oturtuverdiler, şaşırdım. Yerin orası der gibiydiler.

Gülümsedim. Yüzümde tebessüm vardı ama içimde sevinç taklaları atan şey kendinden geçmişti adeta.
Mutluydum çok.
Ara sıra aynı şeyi düşünürdüm ama yatmadan önce yine düşündüm:

“Peki ben, sizi hak edecek ne yaptım?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder