8 Eylül 2010 Çarşamba

Bu da böyle bir anımdır.

Şirinevlerde hoş bir tesadüfle karşılaştık aslında. Ben durakta görünce indim metrobüsten. Önümüze gelen ilk metrobüse bindik hemen. Fakat o da ne ? Benim indiğim metrobüs daha soğuktu, bunun kesin klimaları çalışmıyordu. Hadi inelim. İndik. İncirlide. Kalabalıklardan binemedeğimiz 5 ya da bilemedin 7 metrobüsü geride bıraktıktan sonra kalabalık ve yine sıcak olan bir metrobüse bindik. Yani herhangi bir kârımız olmamakla birlikte bi de kalabalık olduğu için metrobüs, zarara da uğradık sayılabilir.

İnternetten çikolata almış. Teslim alması gerekiyor. nişantaşında bir yerlerde. Tamam, ben iyi bilirim oraları, osmanbeyden hop nişantaşı. Yukarı yürü hayır hayır orası değil, aşağı yürü "aa burası sevilayların orası", birkaç kişiye sor... Tarif al yine yürü. benim içgüdülerim kuvvetlidir diyerek yine yürü... ve sonunda nişantaşı Citys'in içinde olduğunu fark et. Çikolata fabrikası adı.. Ben fabrika beklemiyordum tabi ama yine de stand olacağı aklıma gelmezdi doğrusu. Ama kavuştuk çikolatalara, ah pardon çikolata truffle. bitter bitter pek lezizler.

E iftara gidecektik biz, ortaköye... geç kaldık. hayır hayır kalmadık. yavaş yürüdün hızlı yürüdüm derken osmanbey metrosundan mecidiyeköy metrosunda bulduk kendimizi.
-telefonum sende di mi?
-şey, bende mi? ben sana vermedim mi ?
..
-burda da yok.. of burda da.
-çıkır çıkır, tıkır tıkır
...
-TELEFONUN YOK !

metronun merdivenlerini nasıl çıktım hatırlamıyorum ama önüme ilk gelene telefonu arattım. ukala çocuğun biri aradı. aranmıyor dedi. 1353. kez çantama baktım olmadığından emin bi şekilde. ay böyle bilsem ki ağladığımda telefon geri gelecek falan hönkür hönkür ağlıcam böyle mecidiyeköyün ortasında. güçlü kadın imajına bürünmeye çalıştım ama titreyen ellerimle ve kuruyan dudaklarımla ne kadar bürünebildim bilmiyorum. telefon, kartlar, para... a bi de sakız. kendi telefonum olsa belki ben de sakin olmaya çalışırdım ama başkasının telefonu olunca..

geç kaldığımızı düşündüğüm iftar için taksiyle şansımızı denedik. evet evet, telefonu bıraktık "ne de olsa buluruz" ve " gittiyse de gitti" düşünceleri arasında biz iftara gitmek için yol aldık.taksici bilemedi yolu. yol sorduk. indi taksiden, bindi... bulamadık. eh biz müsait bi yerde inelim diyerek, ayak vasıtasıynan yerimizi bulduk.

internetten baktım güzel bi yerdi. aa adını da vereyim hatta gidecek olan varsa gitmesin : Addio Mamma. Köprünün ayağında diye gittiğimiz yerde doğalgaz kutularının ve borularının yanına oturduk. oturduk derken başkaları da hemen bitişiğimizdeydi. zaten onlarla yemek boyu sohbet ettik yeni insanlar tanıdık. karışık ızgara başka bir yerde yemeseydim gerçekten öyle bi şey sanabilirdim ama değildi. yani belki içinde birkaç karışık et vardı ama ı-ıh o değildi. a sahi ortaya bir tabak koyduklarını söylemeyi unuttum. ortadan böyle bölüşe bölüşe yedik. meyveyi de öyle. çatalla böldük karpuzu falan. ama doyduk. bilirsiniz bazen önemli olan mekan değildir, kimlerle birlikte olduğunuzdur.

biz oturmuş, ben suratımı asmışken kaybolan telefon aradı. böyle zamanlarda hep kaybolan telefonun kendiliğinden aradığını düşünürüm ilk olarak. hani ilahi bi şeymiş gibi. neyse sonunda telefonu açtık ve osmanbey metrosu kontrol amiri çıkınca telefona ben de rahatladım telefonun kendi kendine aramadığını düşünerek. düşünsenize, telefonun kendi kendini aramasıyla nası başederim, kime söylesem inanmaz, deli damgası yerim. telefon bulununca, iftardayız şu an sonra alırız demek gibi bi lükse bile sahip olduk. benim için gün yeniden başlamıştı.

devamında bi şey yok. çay çok koyuydu içemedim. biraz ortaköy sahilinde oturduktan sonra kendimi taksimde buldum. hayır hayır aslında taksimi de pek hatırlamıyorum taksim-beylikdüzü otobüsünün içindeydim. eve geç gelmemek için tabi ya !

indiğim duraktan annemler de beni alınca evime geldim.
bundan sonra da bir macera yok. bitti. bu kadar.

anlatınca az mı göründü? Yaşayınca görün. Ama hayır yaşamayın.
telefonlarınıza sahip çıkın. lütfen. sonra üzülüyorum ben.

buradan da o telefonu alıp o amire veren şahsa sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
sizin gibi insanlar kaldı mı yahu demek istiyorum :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder